Skip Navigation Links
Kuruluş Hikayemiz
Kurucular
Mütevelli Heyeti
Yönetim Kurulu
Denetim Kurulu
Üyeler
ÇivrilŞubesi
Kadınlar Komitesi

 

Tarih
Coğrafya
Ekonomi
Eğitim
Sağlık
Ulaşım
Haritalar
Önemli Telefonlar
Burs Bilgi
Burs Listesi
Başvuru Formu
Görüşleri Okuyun
Görüş Yazın
   
 

ÇOPUR MUSA OLAYI


Çopur Musa, aslen Uşak İli Sivaslı İlçesi’ne bağlı Tatar Köyü’nden, Çomukoğulları sülalesindendir. Bu nedenle halk arasında “Çomuk Musa” ve “Çopur Musa” diye anılmaktadır.
Çopur Musa, askere gitmeden önce Çivril ilçe merkezinde ve yakın köylerde değişik kişilere çobanlık yapmıştır. En son çobanlık yaptığı Suman Ağa ile aralarında çobanlık hakkı yüzünden bir tartışma çıkar. Ağanın yanından ayrılan Musa, kendi köyüne yani Tatar’a gider ve yanına üç arkadaşını alarak geri gelip ağaya baskın yapar. Bu baskında ağayı ve köy korucusunu öldürür. Böylece Musa ilk cinayetini işlemiş ve eşkiya olma yolunda ilk adımını atmıştır.
Bu sırada Aydın yöresi Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Kendilerine “efe” diyen ama aslında fırsatçı eşkiya olan bazı kişiler oralarda barınamayıp Bulkaz Dağı’na gelirler. Köylülerden zorla yiyecek toplayan, ağalardan zorla para alan bu kişiler bir de kadın kaçırınca kısa sürede çevreye korku salarlar.

Musa, halkı bu kişilerden kurtarmak için onların arasına katılarak fırsat aramaya karar verir ve bu amaçla aralarına katılır. Nihayet bir gün kolladığı fırsatı bulur. Herkesin temizleyip yağlamak üzere silahını söktüğü sırada önceden hazırlıklı olan Musa, kendinden yana olan biri dışında diğerlerini öldürür.
Musa, eşkiyalardan kurtardığı için halk tarafından çok sevilir. Hükü met tarafından da suçları affedildiği için köyüne geri döner ve kısa bir süre sonra askere gider. Fakat taburunda çoğunlukta olan Arnavut askerlerle geçinemediği için askerden kaçar.

Kısa sürede çevresine topladığı kendisi gibi asker kaçağı, kanun kaçağı, maceracı kişilerle çete oluşturarak kanunsuz işler yapmaya başlar. Hatta Anzavur adına asker topladığı da söylenir.
Adamlarının çoğalması ve yaptıklarının karşılıksız kalmasıyla cesaret bulan Musa, 20 Nisan 1920 günü Çivril Hükümet Konağı önüne gelerek, “ben Padişahın emrindeyim, Kuvay-i Milliye’yi dağıtacağım” der. Meraktan toplanmış olan halkı da tehditle “padişahım çok yaşa” diye bağırtır. Bu sırada silahla karşılık verilmesi halinde fazla can kaybı olacağını gören ilçe kaymakamı ve 33. Alay 2. Tabur Komutany Binbaşı Ali Rıza Bey, sakin bir tavır ve sabırla konuşup Musa’yı ikna ederek hükümet konağından ve ilçe merkezinden uzaklaşmasını sağlar.
Durumdan haberdar edilen 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Bey, Musa’nın yakalanmasını emreder. Musa’yı yakalamak üzere yola çıkarılan jandarma ve Kuva-yi Milliye kuvvetlerinden oluşan müfreze kısa sürede Musa ve adamlarını bulur. Çıkan çatışmada her iki taraftan da ölenler olur fakat yakalanamayan Musa Bulkaz Dağı’na doğru kaçar.

Musa bir süre daha bölgede eşkiyalığa devam etti ise de daha fazla tutunamayacağını anlayarak yerli bir Rum aracılığı ile Yunan Ordusu’na katılır. Gene de rahat durmayan Musa, köylülerin şikayetlerinin artması üzerine Atina’ya gönderilir ve Kurtuluş savaşı sonuna kadar orada kalır.

Daha sonra kaçarak geri gelen Musa cezalandırılarak Uşak Cezaevi’ne yatırılırsa da kısa süre içinde çıkan aftan yararlanarak serbest bırakılır. Köyüne yerleşir. Fakat kendisi gibi ailesi de rahat durmaz. Babası köylülerden haraç istemeye başlar. Şikayet üzerine Musa’nın yakalanması için emir çıkarılır. Bir bahane ile Sivaslı Karakolu’na çağrılan Musa orada yakalanır. Uşak’a götürmek üzere giderlerken yolda askerler tarafından vurularak öldürülür.

Görüldüğü gibi Çivrilli bile olmayan Çopur Musa’nın yaptıkları, Çivril’e ve Çivril halkına maledilemez. Çivril halkı ve ileri gelenler Çopur Musa olayından çok önce Kuva-yi milliye tarafını seçerek Aığustos 1919’de Çivril Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurmuşlardır. “Çivril Heyet-i Milliyesi” olarak da anılan bu cemiyetin gayretleri ile Çivril, cepheye gönderilen asker ve zahirenin çokluğu açısından ilçeler arsında birincilik almıştır. Çivril halkının, Çopur Musa’nın yanında değil aksine onun karşısında yer aldığı, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ordunun güçlenmesi için malını ve canını esirgemediği belgelerle sabittir.

Bu BÖLÜMÜ hazırlarken, büyük ölçüde Sayın Münir Sayhan’ın konuyla ilgili yazılarından yararlandık. Kendisine Teşekkür ediyoruz.

<<< >>>