ÇOPUR MUSA OLAYI
Çopur Musa, aslen Uşak İli Sivaslı İlçesi’ne bağlı Tatar Köyü’nden, Çomukoğulları
sülalesindendir. Bu nedenle halk arasında “Çomuk Musa” ve “Çopur Musa” diye anılmaktadır.
Çopur Musa, askere gitmeden önce Çivril ilçe merkezinde ve yakın köylerde değişik
kişilere çobanlık yapmıştır. En son çobanlık yaptığı Suman Ağa ile aralarında çobanlık
hakkı yüzünden bir tartışma çıkar. Ağanın yanından ayrılan Musa, kendi köyüne yani
Tatar’a gider ve yanına üç arkadaşını alarak geri gelip ağaya baskın yapar. Bu baskında
ağayı ve köy korucusunu öldürür. Böylece Musa ilk cinayetini işlemiş ve eşkiya olma
yolunda ilk adımını atmıştır.
Bu sırada Aydın yöresi Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Kendilerine “efe”
diyen ama aslında fırsatçı eşkiya olan bazı kişiler oralarda barınamayıp Bulkaz
Dağı’na gelirler. Köylülerden zorla yiyecek toplayan, ağalardan zorla para alan
bu kişiler bir de kadın kaçırınca kısa sürede çevreye korku salarlar.
Musa, halkı bu kişilerden kurtarmak için onların arasına katılarak fırsat aramaya
karar verir ve bu amaçla aralarına katılır. Nihayet bir gün kolladığı fırsatı bulur.
Herkesin temizleyip yağlamak üzere silahını söktüğü sırada önceden hazırlıklı olan
Musa, kendinden yana olan biri dışında diğerlerini öldürür.
Musa, eşkiyalardan kurtardığı için halk tarafından çok sevilir. Hükü met tarafından
da suçları affedildiği için köyüne geri döner ve kısa bir süre sonra askere gider.
Fakat taburunda çoğunlukta olan Arnavut askerlerle geçinemediği için askerden kaçar.
Kısa sürede çevresine topladığı kendisi gibi asker kaçağı, kanun kaçağı, maceracı
kişilerle çete oluşturarak kanunsuz işler yapmaya başlar. Hatta Anzavur adına asker
topladığı da söylenir.
Adamlarının çoğalması ve yaptıklarının karşılıksız kalmasıyla cesaret bulan Musa,
20 Nisan 1920 günü Çivril Hükümet Konağı önüne gelerek, “ben Padişahın emrindeyim,
Kuvay-i Milliye’yi dağıtacağım” der. Meraktan toplanmış olan halkı da tehditle “padişahım
çok yaşa” diye bağırtır. Bu sırada silahla karşılık verilmesi halinde fazla can
kaybı olacağını gören ilçe kaymakamı ve 33. Alay 2. Tabur Komutany Binbaşı Ali Rıza
Bey, sakin bir tavır ve sabırla konuşup Musa’yı ikna ederek hükümet konağından ve
ilçe merkezinden uzaklaşmasını sağlar.
Durumdan haberdar edilen 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Bey, Musa’nın yakalanmasını
emreder. Musa’yı yakalamak üzere yola çıkarılan jandarma ve Kuva-yi Milliye kuvvetlerinden
oluşan müfreze kısa sürede Musa ve adamlarını bulur. Çıkan çatışmada her iki taraftan
da ölenler olur fakat yakalanamayan Musa Bulkaz Dağı’na doğru kaçar.
Musa bir süre daha bölgede eşkiyalığa devam etti ise de daha fazla tutunamayacağını
anlayarak yerli bir Rum aracılığı ile Yunan Ordusu’na katılır. Gene de rahat durmayan
Musa, köylülerin şikayetlerinin artması üzerine Atina’ya gönderilir ve Kurtuluş
savaşı sonuna kadar orada kalır.
Daha sonra kaçarak geri gelen Musa cezalandırılarak Uşak Cezaevi’ne yatırılırsa
da kısa süre içinde çıkan aftan yararlanarak serbest bırakılır. Köyüne yerleşir.
Fakat kendisi gibi ailesi de rahat durmaz. Babası köylülerden haraç istemeye başlar.
Şikayet üzerine Musa’nın yakalanması için emir çıkarılır. Bir bahane ile Sivaslı
Karakolu’na çağrılan Musa orada yakalanır. Uşak’a götürmek üzere giderlerken yolda
askerler tarafından vurularak öldürülür.
Görüldüğü gibi Çivrilli bile olmayan Çopur Musa’nın yaptıkları, Çivril’e ve Çivril
halkına maledilemez. Çivril halkı ve ileri gelenler Çopur Musa olayından çok önce
Kuva-yi milliye tarafını seçerek Aığustos 1919’de Çivril Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ni
kurmuşlardır. “Çivril Heyet-i Milliyesi” olarak da anılan bu cemiyetin gayretleri
ile Çivril, cepheye gönderilen asker ve zahirenin çokluğu açısından ilçeler arsında
birincilik almıştır. Çivril halkının, Çopur Musa’nın yanında değil aksine onun karşısında
yer aldığı, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ordunun güçlenmesi için malını ve canını
esirgemediği belgelerle sabittir.
Bu BÖLÜMÜ hazırlarken, büyük ölçüde Sayın Münir Sayhan’ın konuyla ilgili yazılarından
yararlandık. Kendisine Teşekkür ediyoruz.